16 Mart 2011

Mahkemeden Ölüm Tarlasına(4)

jitem tarafindan infaz edilen murat aslan
Murat Aslan işkenceyle sorgulandıktan sonra Dicle Nehri'nin kenarındaki bir derede öldürülerek üzerine benzin döküldü ve yakıldı..Şahabettin Latifeci'yi JİTEM'de Şehmus kod adlı ve kendisini Palulu Zaza olarak tanıtan uzman çavuş boğarak öldürdü...
Ülkede Özgür Gündem
11/03/2004
BİA (İstanbul) - Binbaşı Cem Ersever'in Ankara'ya tayin olmasından sonra JİTEM'in başına atanan Binbaşı Abdulkerim Kırca döneminde de cinayetlerde artış yaşandı.

Abdulkadir Aygan'ın anlatımına göre; Kırca döneminde cinayetlerin ölüm şekli, boğulma, yakılma, kurşunla ön plana çıktı.



Vedat Aydın'ın akrabası ve aynı zamanda Sağlık-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Necati Aydın, 3 kez gözaltına alınıp işkence gördü. İşkence sonucu sağlığı bozulan Aydın, daha sonra Çorum'a sürgün edildi. Misafir olarak geldiği Diyarbakır'da akrabalarının evinde gözaltına alındı. 4 gün sonra eşi ve beraberindekiler serbest bırakılırken, kendisi 10 gün sonra DGM'ye çıkarıldı.


DGM'de tanıdık avukatlara "Beni mahkeme serbest bıraktı, ama polis bırakmıyor" dedi. DGM'den alınan Necati Aydın'ın, 3 gün sonra Kağıtlı Jandarma Karakolu yakınlarında iki kişi ile birlikte işkence yapılmış cesedi bir tarlada bulundu.

Abdulkadir Aygan; Necati Aydın, Ramazan Keskin ve Mehmet Aydın ile ilgili olarak şunları söyledi:

"Necati Aydın, Vedat Aydın'ın akrabasıydı. Onun yanındaki Razaman Keskin, ya Viranşehirli ya da Siverekliydi. Mehmet Aydın da Bismilliydi. Bu gençler bir olay dolayısıyla Diyarbakır DGM'ye düşmüşlerdi. Bunların ne zaman mahkemeye çıkacakları öğrenildi. O gün Toros marka arabayla DGM'nin kapısının civarında beklenildi. Ve bu şahıslar, mahkemeden çıkınca 'Emniyete tekrar gideceğiz, bir şey unutulmuş, size bir şey sorulacak' diye polisin gözü önünde tekrar arabaya alındı. JİTEM'e getirildi. JİTEM'de birkaç gün işkenceyle sorgulandıktan sonra sadece içlerinden Necati Aydın, herhalde dayak yememek ve işkence görmemek için, bildiği şahısları, PKK'nin milislerini, PKK'ye yardım eden bürokratların veya avukatların isimlerini listeler halinde verdi.

Birgün JİTEM'in sivil arabalarıyla yola çıktık. Arabalardan biri Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı'na, birisi de Tim Komutanlığı'na aitti. İki arabayla Silvan-Diyarbakır arasındaki Kağıtlı Karakolu'nu geçtik. Bir köprü yakınında, ana yoldan ayrılarak bir tarlanın içerisine vardık. Orada bu kişiler, Abdulkerim Kırca tarafından kafalarına kurşun sıkılarak infaz edildi. Bu olayda Şehmuz kod adlı Uzman Çavuş Uğur Yüksel, Adıyamanlı Apo kod adlı Uzman Çavuş Abdulkadir Uğur, ben, Kemal Emlük, Oğuz kod adlı Astsubay Nuri Ateş, Diyarbakır İstihbarat Tim Komutanı Yüzbaşı Tunay Yanardağ ve Abdulkadir Kırca vardı. Daha sonra bunları toprağa gömdük.

Dicle Nehri'nde yakıldı
Murat Aslan : Murat Aslan isimli şahıs, Yenişehir semtinde, yani Diyarbakır Belediyesi civarında alınarak aynı yöntemle -Abdulkerim Kırca bizzat vardı o sırada- zorla sivil Toros arabaya bindirildi ve JİTEM'e getirildi. Daha sonra Silopi JİTEM İstihbarat Tim Komutanlığı'na götürüldü. Burada işkenceyle sorgulandıktan sonra Dicle Nehri'nin kenarındaki bir dereye götürüldü. Derede öldürülerek üzerine benzin döküldü ve yakıldı. Bu dere Körtük köyünün karşısına düşen bir dere idi.

İdris Yıldırım : İdris Yıldırım isimli şahıs Silopi'den alınıp Elazığ timine götürüldü, orada boğularak öldürüldü ve çuvala konuldu. Elazığ-Baskil yolu kenarında bir ufak dere içerisinde yakıldı. Bu olayda Grup Komutanı, Kemal Emlük, ben ve Elazığ timi vardı.

Servet Aslan : Siirt'in Eruh ilçesinden olan Servet Aslan'ın babası Diyarbakır'daki Kredi Yurtlar Kurumu'nda bekçi idi. Bu şahıs yine aynı yöntemle alınarak infaz edildi.

Edip Aksoy, Sıdık Etyemez : Sıdık Etyemez, PKK'nin dağ kadrosundandı. Ziynet Etyemez'in abisi idi. Bunlar infaz edildiler. Öldürüldükten sonra Silopi ile Cizre arasında bir dere yatağında gömüldüler. Yine çoban ve oradaki köylüler tarafından bulunduğu söylendi.

Ahmet Ceylan : Ahmet Ceylan isimli şahıs yine Diyarbakır'da Yenişehir içerisinden alındı PKK'nin kadroları, milisleri ve çalışmaları hakkında işkenceyle bilgi alındıktan sonra infaz edildi.

Boğup çuvala koydular
Şahabettin Latifeci : Şahabettin Latifeci, JİTEM'e getirildi. Orada Şehmus kod adlı ve kendisini Palulu Zaza olarak tanıtan Yüksel Uğur isimli Uzman Çavuş tarafından boğularak öldürüldü. Öldürülmeden önce çenesine yumruk vurulmuştu, çene kemiği kırılmıştı. Bu şahsın cenazesi de, çuval içerisinde Silvan-Diyarbakır yolu üzerindeki bir süt fabrikası veya yoğurt fabrikasının arkasına atılmıştı.

Abdulkadir Çelikbilek : Abdulkadir Çelikbilek'i PKK'ye yardım, kaçakçılık yapıyor ve PKK'yiefinanse sağlıyor suçlamasıyla Diyarbakır Postanesi civarında ben, Kemal Emlük, Apo kod adlı Uzman Çavuş Abdulkadir Uğur, Şehmuz kod adlı Uzman Çavuş Uğur Yüksel, onu alarak Toros arabaya bindirdik. JİTEM'e götürdük. Buradaki sorgusunda üzerinden hiç para çıkmadı, yoksul bir adamdı, bizde de şüphe olmuştu; ama bir defa almıştık. JİTEM alınca sağ bırakmaz. Şehmuz Uzman Çavuş, onu boğarak öldürdü. Beyaz Station arabasının arka kısmına Çelikbilek'in cesedi atıldı.

JİTEM Tim Komutanı Tunay Yanardağ da oradaydı. Ardından ceset Mardinkapı'daki Diyarbakır Mezarlığı'nın duvarının yanına atıldı. O esnada devriye gezen bir polis aracı, az daha JİTEM elemanlarını yakalayacaktı.

Amca ve yeğen işkenceyle katledildi
Mehmet Salim Dönen : Silvanlı. Bu dağda iken, grup komutanlığı yapmıştı. Amcası onu askeri hastaneye getirmişti. O esnada JİTEM'de sivil memur olarak çalışan itirafçı Urfalı bayan Servet Toprak, bunu teşhis etti. Kendisini tanıdığını, daha önce birlikte aynı görevi yaptığını, bunun gerilla komutanı, grup komutanı olduğunu söyleyerek bu şahsı ve amcasını yakalattı. JİTEM'e getirtti. JİTEM' de üzerinden 7 bin Mark çıktı. Bu Marklar tabi Abdulkerim Kırca tarafından alındı ve bir kısmı Servet Toprak'a verildi. JİTEM'e televizyon alındı. Bu şahıslar da işkence ile öldürüldükten sonra cesetleri atıldı.

İhsan Haran : Yine Azad kod adlı İhsan Haran, Lice tarafından olmalı. Bu şahıs da eski kadrodur ya da milistir diye, şehir içerisinden alınarak JİTEM'de sorgulandı ve infaz edildi.

Fethi Yıldırım : Urfa'nın Viranşehir ilçesinden olan Ahmet kod adlı Fethi Yıldırım, 'Kürdistan Ulusal Meclis üyesidir' diye gözaltına alındı. Bunun üzerine Diyarbakır'da JİTEM'e getirilen Fethi Yıldırım, Saraykapı'da sorgulandıktan sonra kaybedildi.

Hasan ....: Hasan isimli Silopili bir şahıs Kortik köyünden olması gerekir. JİTEM'de çalışan ve maddi durumu iyi olan, ismi Cindi, soyismi 'Acut' ya da 'Acet' olarak bilinen Koçer lakaplı kişi, Hasan adlı kişiyi alarak Silopi Timi'ne götürdü. Ardından da Diyarbakır Timi'ne, sonra da Elazığ Timi'ne götürülen Hasan öldürüldü. Burada da cesedi çuval içine konularak Hazar Gölü'ne atıldı.

Melle'yi Güven infaz etti
Abdulkerim Zoğurlu, Zana Zoğurlu : Abdülkerim Kırca zamanında gerçekleştirilen bir diğer operasyon ise Abdulkerim ve Zana Zoğurlu olayı. Bir pastaneye yapılan saldırının ardından misilleme olarak Abdulkerim ve Zana Zoğurlu alındı. İtirafçı Muhsin Gül ve itirafçı Saniye (Alataş) Emlük kullanılarak ikisinin evi öğrenildi. Şeyhmus kod adlı Uzman Çavuş Uğur Yüksel, Muhsin Gül ile isimlerini hatırlayamadığım bir iki rütbeli daha vardı. Onları araziye götürüp infaz ettiler.

Melle İzzettin : Milislerin başı olarak gösterilen Cizreli Melle İzzettin, şoförü ile birlikte Abdulhakim Güven tarafından JİTEM'e getirildi. Buradan da Diyarbakır-Siverek Karayolu'na götürüldü. Diyarbakır il sınırında karayolu çalışmaları nedeniyle açılan çukurların yanında kafalarına Abdulhakim Güven tarafından kurşun sıkıldı. İnfaz edilen Melle İzzettin ve şoförü, itirafçı Kemal Emlük tarafından üzerlerine benzin dökülerek yakıldı."

Bir çuval makarnaya...
Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın başarılı bir operasyonu olarak medyada günlerce işlenen Şemdin Sakık'ın Türkiye'ye getirilişinin arka planı ile ilgili olarak Abdulkadir Aygan, ilginç ayrıntılar veriyor. Aygan, PKK'nin ikinci adamı olarak lanse edilen Sakık'ın Güneyli aşiretler tarafından bir çuval makarnaya satıldığı gerçeğini ortaya koyuyor.

Bazı aşiret liderleriyle anlaşmalar yapıldığını öne süren Aygan, birkaç dolar karşılığında bir grup gerilla veya bir komutanın imha edildiğini belirterek, şunları anlattı:

"Örneğin Kara Ömer'in katledilmesi, Güneyli aşiret lideriyle anlaşmalı yapıldı. Yerel düzeydeki istihbarat, bazı aşiret liderleri çeşitli görevlerde yönlendirip kullanabiliyordu. Kara Ömer'in olayında olduğu gibi. Bazen birkaç çuval makarna, dolar ya da jeneratör karşılığında bir gerilla komutanı veya bir grubu imha edebiliyorlardı.

Şemo (Parmaksız Zeki) yiyecek gıda maddesi makarna ve dolar karşılığı yapılan bir anlaşmaya ile sağlandı. İşte Şemo bu şekilde Türkiye'ye verildi. Ne çatışma ne de bir şey çıktı.

Şemo yakalanınca onu da Diyarbakır'daki JİTEM'e gizli gizli getiriyorlardı. Abdullah Öcalan'ın nasıl yakalanabileceğini, Suriye'ye karşı nasıl bir taktik izlenmesi gerektiğini soruyorlardı. Gerçi onu, birkaç rütbeli dışında kimseye göstermiyorlardı. Abdulhakim Güven ilgileniyordu bununla, gizli odalarda görüşüyorlardı."

Abdülkerim Kırca şimdi felç
"Kendisi Sivas'ın Suşehri'ndendir. Şu an Ankara'da malulen emeklidir. Antalya Serik'teki bir çatışmada yaralandı. Felç geçirerek tekerlekli sandalyeye mahkum oldu. Bu binbaşı o zaman DYP hükümetinde, Çiller'den ve bir ara Asayiş Komutanı olan Hasan Kundakçı'dan destek alıyordu."

Suçu gerilla babası olmak
06 EKN 22 plakalı beyaz Toros marka otomobilden inen üç sivil polis, 18 Kasım 1996'da Diyarbakır Ziya Gökalp Lisesi civarından Tekkapı'ya doğru yürürken Hakkı Kaya'yı, iki arkadaşıyla birlikte gözaltına aldı. Arkadaşları araçtan indirilirken Hakkı Kaya bırakılmadı. JİTEM celladı Abdulkadir Aygan, Hakkı Kaya olayını şöyle anlattı:

"Hakkı Kaya adlı şahıs Gülüstan adlı bir gerilla bayanın babası. Muhsin Gül adlı itirafçının ihbarı sonucu şehir içerisinde Orduevi civarında bir yerden alındı. JİTEM'e getirildi. İtirafçı Gül, JİTEM Komutanlığı'na Kaya'nın kızının dağda olduğunu ve kendisinin de irtibata girdiğini, yardım yataklık yaptığını bildirmişti. Kaya, JİTEM'de sorgulanarak öldürüldü. Cenazesi çuval içerisinde Diyarbakır'dan Silvan'a giderken Karaçalı köyünü geçince sol taraftaki toprak yolun 5-10. kilometresinde Han köyüne doğru gidilirken virajda atıldı ve üzeri toprakla örtüldü. Bununla birlikte bir şahıs daha atıldı. Bulunup bulunmadığını bilmiyorum."

Hiç yorum yok: