16 Mart 2011

C-4 Valizini ABD'li Hazırladı(5)

Bir Amerikalı, JİTEM Komutanı Ersever'e C-4 patlayıcıları verdi. İlk hedef Baro Başkanı Özer'in aracı oldu. Bölge'de "Medya Güneşi", "Özgür Halk"ın da aralarında bulunduğu birçok basın kuruluşu, JİTEM tarafından bombalandı. Ülkede Özgür Gündem
12/03/2004
BİA (İstanbul) - JİTEM'in kadrolu celladı Abdulkadir Aygan, genellikle istihbarat örgütlerinde ve NATO'da bulunan ve Türkiye'yi sarsan eylemlerde kullanılan C-4 plastik patlayıcıların, bir ABD'li eski asker tarafından OHAL Valiliği'nde JİTEM'in şefi Binbaşı Cem Ersever'e verildiğini söyledi.



Aygan, Ersever'in Ankara'ya giderken yanına iki çanta dolusu C-4 patlayıcı aldığını, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis'in uçağının bu patlayıcılarla düşürüldüğünü öne sürdü.



Aygan'ın açıklamaları şöyle:
"O zaman Bölge Valiliği'nin binası ile Asayiş Komutanlığı binası bitişikti. Asayiş Komutanı Hikmet Köksal ile OHAL Valisi Hayri Kozakçıoğlu'nun kaldığı bina aynıydı. Bölge Valiliği bünyesinde emniyetten, MİT'ten elaman çalışıyordu. Kısacası her kurumdan şahıs alınıyordu. Binanın bir katında da biz kalıyorduk. Küçük bir binaydı, rahatlıkla neler döndüğünü görüyorduk. İri yarı bir Amerikalı vardı. Cem Ersever söyledi; ama ismi hatırlamıyorum. Bir de Mustafa diye bir kişi vardı, MİT'ten olduğunu tahmin ediyorum. Mustafa, Amerikalı yetkili ile Jandarma Asayiş Komutanı Hikmet Köksal ve Hayri Kozakçıoğlu arasında tercümanlık yapıyordu.

Cem Ersever Amerikalının Vietnam Savaşı'nda 3 kere yaralandığını ve büyük bir kişi olduğunu söylüyordu. Bu Amerikalı Cem Ersever'e uzaktan kumandalı patlayıcı temin edip verdi. Patlayıcının şifreli bir kutusu vardı. Cem Ersever, bize bu patlayıcıyı göstermek için Mardin yolu üzerindeki bir dereye götürdü. Ersever, patlayıcıyı bir kayanın altına koydu ve 1 km ileride, yalnız şifre kutusunun antenini ve karşı taraftaki patlayıcı kutusuna bağlı anteni görecek şekilde mevzilendik. Ardından Ersever, şifreleri girdi ve düğmeye bastı, büyük bir gürültü oldu, patlama başarılı olmuştu."

Ersever'e iki valiz C-4
"Amerikalı sivildi, 1990-1991 yılları arasında OHAL Bölgesi'ndeydi. Cem Ersever'e bu patlayıcılardan iki valiz verildi. C-4 olduğunu söylüyordu. Zaten küçük bir miktar büyük tahribat yaratıyordu. Büyük bir gürültü ve büyük bir alev ile patlıyordu. Cem Ersever, Hayrı Kozakçıoğlu ve Hikmet Köksal Paşa ile görüştüğünde bu Amerikalı yetkilinin deneyimli olduğunu, defalarca yaralandığını, RANGER eğitimi yani komando eğitimi aldığını söylüyordu. Bu konuda da uzman ve eğitimci olduğunu aktarıyordu. Hatta bu Amerikalının boğazının yan kısmında yaralar vardı."

İlk hedef Özer'di
Mardin'de yapılan tatbikattan sonra ilk defa uzak kumandalı patlayıcıyı Diyarbakır'da dönemin Baro Başkanı Av. Mustafa Özer'in arabasında denendi. Abdulkadir Aygan, bu olayın ayrıntılarını şöyle anlattı:

"Bir hedefler listesi vardı. Listede örneğin Özgür Halk dergisi, gazete bürosu, Mustafa Özer, Hasip Kaplan vardı. Cem Ersever, Hayri Kozakçıoğlu ile Hikmet Köksal Paşa'nın yanına gidip geliyordu. Geldiğinde diyordu ki; 'Çocuklar şu adam arabasını, evini tespit edin.' Biz hemen bu kişinin hedef seçildiğini anlıyorduk. Mustafa Özer'in evinin Ofis'teki Kurtoğlu Lojmanları'na yakın olduğunu öğrendik. Ford bir arabası olduğunu, her gün evinin önüne kaldırım kenarına park ettiğini tespit ettik. Cem Ersever operasyonu kendisi yönetiyordu. Kendi yardımcısı Celil kod isimli Aytekin Özen'i de görevlendirdi. Cem Ersever, İbrahim Babat beyaz Kartal arabayla, ben, Ali Ozansoy ve Aytekin Özen de yeşil Kartal arabayla Ofis'e gittik. Patlayıcı siyah poşetin için de konulmuştu. Patlayıcıyı harekete geçirilecek mekanizma ise Aytekin Özen'deydi. Patlayıcı yerleştirmek için ben ve Ali Ozansoy gittik. Mustafa Özer'e ait aracın yanından geçerken, Ali Ozansoy patlayıcıyı arabanın altına bıraktı. Ardından Aytekin Özen'in yanını gittik. Aytekin Özen, Mustafa Özer'in aracını görecek şekilde uzak kumandayı kullanarak patlayıcıyı patlattı. Ardından büyük bir gürültü oldu, alev yükseldi. Eylemden sonra JİTEM'e gittik."

Bitlis'in uçağı C-4'le mi düştü?
"Eşref Bitlisin Cem Ersever'le arası daha önce çok iyiydi. Cem Ersever her şeyini Eşref Bitlis'e kabul ettiriyordu. Daha sonra Ersever Diyarbakır'dan Ankara'ya İstihbarat Gruplar Komutanlığı'na tayini çıkınca, o süreç için de bazı diyalogları oldu. Ersever'in serbest bir tabur oluşumu projesi vardı kafasında. Sonra bu olmadı. Kullanılan patlayıcı maddeler, Cem Ersever'in Diyarbakır'dan Ankara'ya götürdüğü uzaktan kumandalı patlayıcıların aynısı. Cem Ersever, Eşref Bitlis'in öldürülmesi olayını yapmış olabilir."

Mumcu'yu havaya uçuran C-4 kimindi?
Abdulkadir Aygan, Ankara'ya tayini çıkan Cem Ersever'in yanında götürdüğü patlayıcılar ile 24 Ocak 1993'te Uğur Mumcu'nun aracının altına konulan patlayıcıların aynı olduğunu belirterek, suikastin Ersever tarafından yapılmış olabileceğini ima etti. Aygan, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis'in uçağının da aynı tür patlayıcılarla 17 Şubat 1993'te düşürüldüğünü iddia ediyor. Aygan'ın bu konudaki açıklamaları şöyle:

"Jandarma İstihbarat Grup Komutanı Binbaşı Cem Ersever, Ankara'daki Jandarma İstihbarat Gruplar Komutanlığı'na atandı. Ankara'ya giderken, daha önce Bölge Valiliği'nden temin ettiği iki valiz dolusu uzaktan kumandalı patlayıcıyı da yanında götürdü. Cem Ersever Grup Komutanı iken yardımcısı Aytekin Özen'le konuşmaları arasında birkaç sefer Uğur Mumcu ismi geçti. Bu kişinin 'rahat durmadığını ve icabına bakılması gerektiğini' söylediler kendi aralarında. Bu olay olunca aklıma ilk önce onlar geldi. Onların yaptığı veya yaptırdığı geldi, kendisi bizzat yapmamış olabilir; ama yaptırmıştır. Aynı patlayıcı kullanılmış olabilir."

Yeni Ülke'yi Tilki bombaladı
Bölge'de Medya Güneşi, Özgür Halk'ın da aralarında bulunduğu birçok basın kuruluşu, JİTEM tarafından bombalandı. Aygan, "Diyarbakır'daki postane civarındaki dergi bürosuna o zaman JİTEM'de askerlik yapan Hüseyin Tilki tarafından, bomba atıldı" dedi.

Ben tuttum, Yeşil vurdu
Aygan, 20 Ocak 1992'de öldürülen HEP Muş İl Örgütü'nün üyesi Harbi Arman'ın olayında "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım ekibinde yer aldığını belirterek, olayı şöyle anlattı:

"Yeşil ile bir faaliyette yer aldık. Elazığ yolu üzerinde o zamanki HEP üyesi Malazgirt yönetiminde bir kişinin öldürülmesi olayında Yeşil, beni ve Fethi Çetin'i yanında götürdü. Sakallı bir uzman çavuş da vardı. Harbi Arman adlı şahıs ile 'İşte aranıyorsun ben seni teslim edeceğim, ifade vereceksin, gideceksin' denilenerek irtibata geçildi. Bunun üzerine Arman, Diyarbakır JİTEM'e kadar getirilmişti. Arman o zaman 'tamam' dedi. Ondan sonra ona 'formaliteden ellerini bağlayacağız, formaliteden gözünü bağlayacağız, Land Rover ile gideceğiz, askeri birlik şehrin dışındadır' denildi, Arman da razı oldu.

Land Rover'a bindikten sonra gözlerini kaşkol ile bağladılar. Oraya gittik indirmemiz istendi, indirdik. Uzman çavuşta Kalaşnikof ve Smith Wesson vardı. 'Koluna girin' denildi. Sanki askeri birliğe götürüyormuşuz gibi işaret edildi. 'İleri götürün' denildi. Bir köprü vardı, oraya doğru götürdük. Bize işaret edilerek 'Siz gelin' dediler. Biz geldik onun yanına varınca o uzman çavuş kalaşnikofu uzattı, kalaşnikof ile tarayacaktı, Yeşil 'Dur onunla değil' dedi ve tabancayla gitti iki el ateş etti. Kendisi tabancayla vurdu. Köprü altına götürdü şahsı, gözleri bağlı öyle bırakıldı."

Hiç yorum yok: