17 Mart 2011

Cellatlar birbirine girdi(9)

ülkedeozgurgundem.com
JİTEM celladı Abdulkadir Aygan, 9 Temmuz 1998'de Mersin'de kızının da yanında bulunduğu sırada kendisi gibi itirafçı olan Abdulhakim Güven'i silahla taradı. Mahkemeye müteahhit olduğunu bildiren ve Fırat Altın kimliğini kullanan Güven ölümden döndü. Adam öldürmeye teşebbüsten hakkında dava açılan Aygan'a, "silahla yaralama"dan ceza verildi. Mahkeme Güven'i ise "kavgada silah çekme" suçundan 1 ay hapis cezasına çarptırdı.


Mersin Ağır Ceza Mahkemesi'nin 1998/365 esas ve 2000/337 karar sayılı dosyasına yansıyan bilgilere göre olay şöyle gelişti. Adana depremi üzerine akrabalarını ziyaret amacıyla JİTEM'den 5 günlük mazeret izni alan Aziz Turan kimlikli Abdulkadir Aygan, kendisi gibi itirafçı olan arkadaşı Fırat Altın kimlikli Abdulhakim Güven ile birlikte Diyarbakır'dan Adana'ya geldi.

Eşini ve çocuklarını Nizip'teki kayınvalidesine bırakan Aygan, büyük kızı Leyla ile birlikte Güven'in özel otomobiliyle Mersin'e geldi. Burada akrabalarını bulamayan Aygan, kızı ile birlikte Hitit Otel'e yerleşti. Bir süre sonra Abdulhakim Güven, kendisi gibi itirafçı olan Hüseyin Bülbül'ün kayınpederi Mehmet Yavuz ve kızı Fidan Yavuz da olduğu halde Aygan ve kızı Leyla'ya gezmeyi teklif etti. Bunun üzerine Aygan, kızı ile birlikte Güven'in aracıyla Viranşehir Galaks Bar-Restoran'a gitti. Aygan ve Güven burada alkol aldı. Gece ilerleyen saatte Aygan ile kızı Leyla aniden sinirlenerek bardan ayrıldı. Masadaki Mardin Nusaybinli Mehmet Yavuz'ın kızı Fidan Yavuz ile Güven de araçla peşlerinden gitti. Viranşehir Motel önünde Aygan ile Güven tartıştı. Güven'in "Neden haber vermeden kalktınız?" diye çıkışmasına, Aygan "Hepinizin suratı asık" diye yanıt vererek tartışmayı sürdürdü. Güven, silahı çekip ateş etmeye çalıştı; ancak silahı tutukluluk yaptı. Bunun üzerine Aygan, Güven'i JİTEM'in verdiği ruhsatlı silahı ile taradı. Ağır yaralanan ve vücuduna aldığı üç kurşunla hayati tehlike geçiren Güven, Aygan'dan şikayetçi oldu. Ancak daha sonra şikayetinden vazgeçerek olayın alkollü olmasından kaynaklandığını söyledi.

Abdulkadir Aygan, o gün aşırı alkol alan Güven'in tavırlarından rahatsız olduğunu söyledi. Masada kızının ve başkasının da olduğunu belirten Aygan, "Küfürlü konuşuyordu, sağa sola laf atıyordu. Can sıkıcı hareketleri vardı. Tuvalete gidince kızımla çıktık. 'Benden habersiz nasıl giderler' diyerek arkadan geldi" diye konuştu.

Av. Ersin Yalçınkaya'nın Abdulhakim Güven'i, Av. Necip Göçtü'nün Aziz Turan'ı (Abdulkadir Aygan) savunduğu davada savcı Fahrettin Küçüköz, Güven'in sahte basın kartı ve sanayi ticaret odası kartı taşımak, memura yalan beyanda bulunmak suçlarından beraatini istedi. Güven'le Aziz Turan'ın bilinmeyen bir nedenle tartıştıklarını Güven'in kavgada silah çektiğini ve bu nedenle cezalandırılmasını istedi.

Emniyet yazı gönderdi
Emniyet Genel Müdürlüğü mahkemeye 11 Şubat 1999'da gönderdiği yazıda Fırat Altın'ın gerçek isminin Abdulhakim Güven olduğunu; ancak Pişmanlık Yasası'ndan faydalanarak Emniyet Genel Müdürlüğü'ne başvurduğunu, nüfus kaydının Cizre'den alınıp Ankara Çankaya ilçesi Seyranbağları Mahallesi'ne nakledildiğini isminin de "Fırat Altın" olarak değiştirilip bu isimle kimlik verildiğini bildirdi. Savcı, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün bu yönlü yazısı üzerine sahte kimlik taşımaktan dolayı da beraatini istedi. Savcı Küçüköz, taraflar arasında öldürmeyi gerektirecek bir husumet bulunmadığını, yakın arkadaş olduklarını belirterek, işlenen suçun "adam öldürmeye tam teşebbüs" değil, "silahla yaralama" olduğunu savundu.

Sun TV kartına iade
Ahmet Mevlüt Yıldırım başkanlığındaki Ağır Ceza Mahkemesi de Aziz Turan'a, devletin verdiği ruhsatlı silahla müessir fiil suçu işlediği gerekçesiyle 9 ay 10 gün hapis cezası verdi. Aziz Turan'ın "sabıkasız olması" nedeniyle de bu cezasını tecil etti. Abdulhakim Güven'i ise "kavgada silah çekme" suçu nedeniyle 1 ay 3 gün hapis cezasına çarptırdı. Bu cezayı da 330 bin liraya çeviren mahkeme, Güven'in sabıkalı oluşu nedeniyle cezayı tecil etmedi. Mahkeme, Fırat Altın adına düzenlenen nüfus cüzdanı, silah taşıma ruhsatı, ticaret odası kartı, Sun TV kartı ve Emlak Bankası ile Yapı Kredi Bankası kredi kartlarını iade etti.

Tutanaklarda kod isim
Olayın en yakınındaki tanığı ve itirafçı Hüseyin Bülbül'ün baldızı Fidan Yavuz, Aziz Turan kimliğini kullanan Abdulkadir Aygan'dan "Şerif" olarak, Fırat Altın kimliğini kullanan Abdulhakim Güven'den ise "Fırat" olarak söz etti. Fidan Yavuz'un olay günü polise verdiği ifadede Ferit olarak bildiği kişinin evlerine gelerek babasıyla konuştuğunu ve kendilerini yemeğe götürdüğünü söyledi. Yolda Şerif ve kızı Leyla'yı da Mazda beyaz pikapla alarak önce yemek yediklerini daha sonra da bara gittiklerini anlattı. Fidan Yavuz, ifadesinde şunları söyledi: "Barda canlı müzik icra ediliyordu. Masada alkol istendi. Babam, Ferit ve Şerif alkol aldı. Bizlere de alkolsüz içecek söylediler. Alkol alınca barda Ferit, Şerif ve kızı Leyla hep birlikte piste çıkarak oyun oynadılar. Ben ve babam oyuna kalkmadık. Oyun bittikten sonra Ferit Abi yanıma gelerek surat astığımı söyledi. Ben de 'Bizleri diskoya götürecektiniz, neden bara getirdiniz?', dedim. Saat 02:00 sıralarında Şerif ile kızı Leyla birden masadan kalkıp gittiler."

Mahkeme, JİTEM'de kod isim olarak kullanılan "Şerif" ve "Fırat" isimlerini ne sordu ne de araştırdı. Öte yandan mahkeme Aziz Turan'ın sabıka kaydını istedi; ancak gerçek adı olan Abdulkadir Aygan'la ilgili hiçbir belge sunulmadı.

Bu olaydan sonra Aygan'ın 23.08.1999'da JİTEM'le ilişkisi kesildi. Aygan 13.09.1999'da tekrar işe başlatıldı. Ancak Aygan-Güven gerginliği sonrasında Abdulkadir Aygan Burdur İl Jandarma Komutanlığı'nın emrine tayin edildi.

Savcı, Jet Fadıl'ı soruşturmuştu
Davanın savcısı Fahrettin Küçüköz daha sonra tayin edildiği İstanbul Bağcılar'da "Jet Fadıl" olarak bilinen Fadıl Akgündüz hakkında Almanya'da yaşayan 106 işçinin başvurusu üzerine dolandırıcılık soruşturmasını yürüttü. Savcı Küçüköz, Akgündüz'ün milletvekili seçilmesinin ardından gıyabi tutuklama kararının infazının durdurulması ve geri alınması talebiyle Bağcılar Sulh Ceza Mahkemesi'ne başvurmuştu. Mahkeme de bunun üzerine gıyabi tutuklama infazını durdurarak kararı geri almıştı.

Hiç yorum yok: