30 Ocak 2011

Evet, İsyan*

   
İliklerimize işlemiş bir ruh halidir aslında “isyan”.

Medeniyetin beşiği ve bereket fışkıran toprakların altından son zamanlarda insan kemikleri fışkırmakta.
Ölüm tarlalarına çevrilmiş Mezopotamya, metrekare başına binlerce kurşun yağmış.
Yakılmış, yıkılmış, talan edilmiş
“Evlerinin önü yoldur
Yolun sonu karakoldur”

Evet, binlerce insanın yolunun sonu karakol olmuş ve giden bir daha geri gelmemiş.
Kafalarına sıkılmış, atılmışlar asit kuyularına
Sonra ne mi olmuş?


18 bin olmuşlar ve damar damar akmışlar Mezopotamya’nın kılcallarına
İsyan olmuşlar
Cumartesi anneleri olmuşlar
Taş atan çocuklar olmuşlar
Bir yanları Nevala Kasaba
Bir yanları Maxmur olmuş
Kürt siyaseti de çoğulculaşmalı diyenler

Kürtler PKK’yi dışlamalı diyenler
Silahlar susmadan asla diyenler
Yeraltından insan kemikleri fışkırıyor
Haberiniz var mı?


Önce bir yıkanmalı o bedenlerden arta kalan kemikler, yeniden gömülmeli.
Beraberinde bütün vicdanlar yıkanmalı ve düşmanlıklar gömülmeli. Sonra yüzleşilmeli o kirli tarihle. Gerisi kendiliğinden gelir.
Nevala Kasaba’da bulunan ilk toplu mezar için Anadolu’nun vicdanı İlkay Akkaya’nın yazdığı ve Apé Musa’nın isyan dolu sesiyle okuduğu şiiri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Kekik, reyhan ve kaçak tütün kokusu taşırdı rüzgâr,
Alçak damlı evlerin yüksek, küçük pencerelerinden
Soluk ışıklar yayılırdı geceye.
Köpek havlamaları korkulara karışır kaygıları beslerdi,
Sonra dağlardan kurşun sesleri gelirdi
Belirli belirsiz.
Namlunun ucunda çırpınırdı yürekler,
Ağıtlar yankılanırdı dağlara doğru,
Kapılar kırılır, talan edilirdi sevdalar,
Umutlar
Ve insan olan ne varsa.
Kan akardı derelerimizden
Zilan, Munzur, otuz üç kurşun, Nevala Kasaba
Ve ülkemin bütün derelerinden.
O iklimde kalırdı acılar,
Duymazdı bir Allah’ın kulu çığlığımızı
Ve dağlara sevdalanırdık
Karabasan gecelerin sabahında
Direnmek kalırdı Kürt’e
Yaşamanın bir başka adı direnmekti.
……
Eyy Xudê, êdi bese looo.
Bir not:
29 Haziran 1917’de İngiltere Başbakanı Lloyd George bir nutkunda Türklerin, eski medeniyet beşiği olan Mezopotamya’yı çöle, Ermenistan’ı mezbahaya çevirdiğini söyler.  (Taner Akçam, Türk Ulusal Kimliği ve Ermeni Sorunu, s.49- İletişim Yay.)
* Şimdilerde faşist sularda kulaç atan İsmet Özel’in devrimci dönemlerine ait sevdiğim bir şiirinin ismidir “Evet, İsyan”.

M. Şerif Sevmiş yüksekovahaber.com

 
 
 

Hiç yorum yok: