15 Aralık 2010

Abdulkadir Aygan'ın kaleminden Jitem-2-

Malatyalı Nurettin Ata Binbaşı ise, ailesinin TIR nakliyatçısı olması dolayısıyla Diyarbakırlı nakliyatçı Nizamettin Ece ile samimiyet kurmuştu.
Cem Ersever `den sonra Jitem personeli rahat bir soluk almış ve kanun dışı işler yapmıyordu. Ancak ne varki, Cem ile arası bozuk olan Yeşil gibilerine Jitem kapısı açılmıştı.
Ersever zamanında Jitem`in kapısından içeri giremeyen Yeşil, Jitem`i mekan tutmaya başladı. Birgün Yeşil yanında bir genç bayanla geldi. Bu bayanın PKK`nin Amed sorumlusu Doktor Süleyman’ın yakın akrabası olduğunu söyledi. Bu bayanla birlikte Jitem`de bir-iki gün konakladıktan sonra gittiler.
Daha sonra Fatma Demirel adında bir gerilla bayanı Jitem’e getirdi. Bayanın yüzü gözü morluklarla doluydu. Oraya gelmeden önce dayak yediği besbelliydi.
O sırada Diyarbakır MİT Bölge Başkanlığı, Bölge Valiliği’ne bir adet beyaz renkli Land-Rover hibe etmişti. O Land -Rover`i Yeşil kullanıyordu. Yanına Mesut Memedoğlu adlı itirafçıyı alıp Elazığ, Tunceli, Van, Bitlis ve başka bölgelere seferler düzenliyordu.
Bu bölgelerde “terörist” avına çıkıyordu.
YEŞİL, gittiği her yerde de askeri yetkililerden yardım görüyordu. Grup komutanı Cahit Binbaşı ve yardımcısı Nurettin Binbaşı izinde iken, o zamanlar Diyarbakır tim komutanı olan Savaş Gevrekçi yüzbaşı vekalet ediyordu.


Bir akşam üzeri Yeşil bize gelerek, biraz sonra Malazgirt HEP il yönetiminden bir sahşın buraya geleceğini, bu şahsı araziye götürüp infaz edeceğini, bizim de kendisine yardımcı olmamız gerektiğini söyledi. Harbi Arman isimli bu şahıs kendi ayaklarıyla Yeşil’in yanına geldi. Sözde Harbi devlet tarafından aranıyormuş, Yeşil onu kurtaracakmış!
Harbi Arman bu safça davranışının cezasını hayatıyla ödedi.
Jitem`le ilişkide olan başka bir bürokrat kesim vardı. Bu ekip Habur Gümrük Müdürü Ali Balkan Metel`in emrinde çalışan, gümrükçüler ve eski MHP`lilerden oluşuyordu. Kesin tarihini hatırlayamadığım birgün, Jitem`e Ali Balkan Metel`in selamını getiren, 30-35 yaşlarında birisi geldi. Birkaç gün burada misafir kaldı. Cahit Aydın Binbaşı kendisi bu şahısla bizzat ilgileniyordu. Sonra bizimle tanıştırdı. Eski ülkücü ve eski boksörlerdenmiş.
Metel`in öğrencilerindenmiş. Mehmet Sabit Aslan adını kullanan bu şahısla benim bir konuyu görüşmem istendi. Bana birlikte İzmir`e gitmemiz gerektiğini, giderken yanımızda bir el bombası ve bir kaleşnikof silah götürmemiz gerektiği söylendi.
Cahit Aydın binbaşıdan 10 günlük izin alıp, otobüsle yola çıktık. Kaleşnikofu elbise çantama, el bombasını da montumun cebine koyup İzmir`e gittik.
Otobüsten inince, Hatay semtindeki Zafer Ersöz`e ait NAN-BU (judo ve karate karışımı bir uzakdoğu döğüş sporu) salonuna gittik. Burada, yakın döğüş teknikleri öğrenen 20-30 öğrenci vardı.
Zafer Ersöz bunların hocasıydı.Öğrenciler gittikten sonra Hoca yanımıza gelip ”Hoş geldin” etti.
M. Sabit ile Zafer Hoca cok samimiydiler. Beraberimizde getirdiğimiz kaleşnikofu kendisine verdik. Bu silahı, emekli olan bir savcıya vereceklerdi.
Zafer Ersöz de 12 Eylül döneminde MHP davasından yargılanmış ve cezaevinde yatmıştı. Tanışma faslından sonra söz sözü açtı. Konu Abdullah Çatlı`dan basladı, Alaaddin Çakıcı’yla sürdü ve Yeşil`le bitti. 5-6 gün spor salonundaki bir özel odada misafir edildik.
1991 yılı tayin döneminde İzmir-Narlıdere`ye atanan eski jandarma asayiş komutanı Hikmet Köksal’ı ziyarete gittik. Giderken bir buket çiçek almayı da unutmadık. Paşa’nın görev yaptığı askeri birliğin nizamiyesine gelince nöbetçi subay bize kiminle görüşeceğimizi sordu.
„Köksal paşayla görüşeceğiz“ dedim. „Kimsiniz?” diye sordu, bu defa da “Manevi oğlu filancayım” dedim.
Devami))))Lekolin.com

Hiç yorum yok: