29 Kasım 2010

FAİLİ MEÇHULLER MEÇHUL KALMASIN-3


BURHAN EKİNCİ - Hakkari’nin Yüksekova İlçesi’nde Nezir Tekçe’nin askerlerce gözaltına alındığına yine bir asker tanıklık etti. Bir yüzbaşı ile bir üsteğmen soruşturmalık oldu. Tutanaklara geçen iddia ise hayli ürkütücüydü.

Taraf, üç gündür çoğunluğu Doğu ve Güneydoğu’da olmak üzere bir dönem yoğunluklu olarak yaşanan gözaltında kaybetme ve faili meçhullerin hikâyesini yazıyor. Kayıp yakınlarının acılarını ve aynı zamanda umutlarını tazeleyen her bir öykü, en değme senaryoya taş çıkartacak cinsten... Polisler “yakınınız hastanede yaralı” diyor ancak aileyi bir çöplüğe götürüyor. Çöplükte, işkence ile öldürülmüş bir ceset... Arama noktasında gözaltına alınıyor, kemikleri bulunamadı... Yüzbaşı, çantasını taşımak için çağırdı ama... Evine gitmek için durakta otobüs beklerken alıkonuldu... Ve tüyleri diken diken eden bir iddia: Gözaltına aldılar, öldürüp kafasını kestiler, sonra da mayınla patlattılar... Bugün, Hakkari’de Nezir Tekçe, Diyarbakır’da Abdulkadir Çelikbilek, Şanlıurfa’da Mustafa Saygı, Ankara’da Kenan Bilgin, Edirne’de Talat Türkoğlu, İstanbul’da Nurettin Yedigöl, Batman’da Yahya İpek, Mardin’de üç, Şırnak’ta ise altı kişinin öyküsünü, ailelerin çabalarını, adaletin yıllarca bir türlü işlememesini okuyacaksınız.

 NEZİR TEKÇE / HAKKARİ/1995İddialara göre, Kayseri Dağ Komando Taburu’na bağlı askerlerce 26 Nisan 1995 tarihinde bir grup köylü ile birlikte gözaltına alınmasından sonra kendisinden bir daha haber alınamadı. Tanıklar, Nezir Tekçe’nin gözaltına alındıktan sonra öldürüldüğünü öne sürdü. İddialar üzerine baba Hamit, savcılıklara koştu. Yıllarca oğlunun akıbetini öğrenmek için çeşitli girişimlerde bulundu. Ancak hiçbir sonuç alamadı. Dosya AİHM’e gitti. Baba Hamit, Haziran 2004’te askerler hakkında suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusu üzerine dönemin Van DGM Savcısı Ferhat Sarıkaya soruşturma başlattı. Savcı Sarıkaya, şahıslar asker oldukları için görevsizlik kararıyla dosyayı, Van Askerî Savcılığı’na gönderdi. Askerî savcılık, soruşturmayı açarak, olayda adı geçen Yüzbaşı Ali Osman Akın ile adı geçen Üsteğmen Kemal’in ifadesini aldı. Askerler iddiayı reddedince, dosya takipsizlik kararıyla Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi. O dönemde asker olan Yunus Şahin, 2009’da Tekçe’nin öldürülme olayına ilişkin tanıklık yapınca dosya yeniden açıldı. Yunus Şahin, savcılığa olaya ilişkin tüyler ürpertici iddialarda bulundu. Basına da yansıyan Şahin’in iddiasına göre, Tekçe önce öldürüldü ardından kafası koparıldı. Daha sonra vücudu mayınla patlatıldı. Tanık er olayı yapanların isimlerini de verdi. Daha önce de adı geçen, Yüzbaşı Ali Osman Akın ile Üsteğmen Kemal. Soruşturma sürüyor. Ancak aradan aylar geçmesine rağmen olaya ilişkin hala Yüzbaşı Akın ile Üsteğmen Kemal’in ifadesi alınmadı.


ABDULKADİR ÇELİKBİLEK / DİYARBAKIR

/1994Esnaflar Kıraathanesi’nde 14 aralıkta gözaltına alındı. Bir hafta sonra ailenin evine gelen üç polis, Çelikbilek’in hastanede yaralı bir vaziyette yattığını bildirdi. Bunun üzerine kardeşi Abdurrahman, hastaneye gideceğini sanarak polislerle gitti. Ancak hastane yerine Mardinkapı Mezarlığı yanında bulunan bir çöplüğe götürüldü. Abdurrahman, öldürülmüş olan kardeşinin cesedini gördü. JİTEM’ci Abdulkadir Aygan itiraflarında Çelikbilek, olayı şöyle anlatmıştı:“PKK’ya finans sağlıyor suçlamasıyla Diyarbakır Postanesi civarında Toros arabaya bindirdik. Olayda ben, Kemal Emlük, “Apo” kod adlı Uzman Çavuş A.U, “Şehmuz” kod adlı Uzman Çavuş U.Y. vardı. JİTEM’e götürdük. Buradaki sorgusunda üzerinden hiç para çıkmadı, yoksul bir adamdı, bizde de şüphe olmuştu ama bir defa almıştık. JİTEM alınca sağ bırakmaz. Ş. Uzman Çavuş, onu boğarak öldürdü. Beyaz Station arabasının arka kısmına Çelikbilek’in cesedi atıldı. JİTEM Tim Komutanı T.Y. de oradaydı. Ardından ceset Mardinkapı’daki Diyarbakır Mezarlığı duvarının yanına atıldı...” İç hukuk yolları tükenince aile, AİHM’e başvurdu. Türkiye, mahkûm oldu.

CEMİL YARAR / ŞIRNAK/

1993Cemil ile kardeşi Şırnak Güçlükonak’a bağlı Meydanasele Köyü’nde yaşıyordu. İki kardeş çobanlık yapıyordu. Hayvanlarını köylerine yakın bir yerde otlatıyorlardı. Gece de orada kalıyorlardı. İddialara göre, iki kardeş 20 aralıkta da geceyi aynı yerde geçirdi. Bölgede operasyon olduğu için askerler iki kardeşin kaldığı bölgeye yakın bir yere kamp kurdu. Askerler sabah bölgeden çekilirken, yüzbaşı rütbeli biri kardeşlerin yanına geldi. Cemil’den, çantasını araca kadar taşımasını istedi. Yüzbaşı ile birlikte giden Cemil bir daha geri dönmedi. Aile, Gideran ile Eruh Karakolu’na sordu. “Şırnak’a götürülmüş olabilir” dediler. Şırnak’a sordu, “Eruh’ta” dediler. Aile, Siirt Valiliği’ne yazılı olarak başvurdu. Ancak buradan da bir sonuç alamadı. Yüzbaşının çantasını taşımak için giden Cemil’den bir daha haber alınamadı.

TALAT TÜRKOĞLU / EDİRNE/

1996TSİP Edirne eski İl Başkanı’ydı. Annesini görmek üzere gittiği Edirne’den 1 nisanda İstanbul’a dönmek üzere yola çıktı ve bir daha geri dönemedi. Aile oğullarını bulmak için çalmadık kapı bırakmadı. Cumhurbaşkanı, Başbakan, Adalet Bakanı ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu ile Emniyet Genel Müdürlüğü’ne başvurdu. Dönemin İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş, Türkoğlu’nun akıbeti ile ilgili TBMM’ye soru önergesi verdi. Sonuç alamadı. İtirafçı Kasım Açık kendi el yazısıyla yazdığı itirafında, Talat’ın polis memurları, askerler ve itirafçılardan oluşan bir ekip tarafından sorgulandığını, Murat Demir ile Murat İpek tarafından öldürülerek Meriç Nehri’ne atıldığını iddia etti. İç hukuk yolları tükenince dava AİHM’e taşındı. (AİHM Karar tarihi 17 Mart 2005. Başvuru no:34506/97)

MUSTAFA SAYGI / ŞANLIURFA/

1994Suruçlu Mustafa, hayvan ticareti yapıyordu. İki çocuk babasıydı. 3 haziranda motosikletiyle Aşağı Çirik Köyü’ndeki evine giderken Yoğurtçu Köyü’nde 5. Bölük Komando Taburu’na bağlı askerlerce gözaltına alındı. Olaydan iki gün sonra anne Ayşe’ye, Recep Yıldız adlı köylü, oğlunun gözaltına alındığını haber verdi. Anne ve kardeş Mehmet, karakola sordular. Karakol, İlçe Merkez Karakolu’nda olduğunu, soruşturmanın üç gün sonra biteceğini söyledi. Ancak Mustafa bir daha geri dönmedi. Aile, Suruç Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikâyette bulundu. Savcılık dilekçeyi işleme koyarak, İl Merkez Komutanlığı’na sordu. Komutanlık, tanıklara rağmen Mustafa’nın gözaltına alınmadığını öne sürdü. Aile devletin tüm kurum ve kuruluşlarına yazılı başvuruda bulunarak, eşinin bulunmasını istedi. Bir sonuç alamadı. Suruç Cumhuriyet Savcılığı, 13 Temmuz 2006’da 2005/208 Soruşturma, 2006/298 nolu dosya ile “kovuşturmaya yer olmadığı” kararını verdi. Kararda, o dönem karakolda görev yapanların sorgulandığı ve haksız gözaltı olduğu ancak zamanaşımından dolayı ölümünün değerlendirilemeyeceği ifade edildi.

NURETTİN YEDİGÖL / İSTANBUL/

1981Erzincanlı 27 yaşındaki Nurettin 12 nisanda İdealtepe’deki bir evde yapılan operasyonla gözaltına alındı. Ağır işkencelerden geçti. Sorgudayken arkadaşları tarafından görüldü. Arkadaşlarının anlatımlarına göre, sorguda çırılçıplaktı, kolları tutmuyordu, konuşamıyordu, kanlar içindeydi. Bir daha onu gören olmadı. Tüm başvurulardan “gözaltına alınmadı” yanıtı verildi. Açılan davalardan bir sonuç çıkmadı. Aile, yıllarca devlet kapılarını çaldı, Nurettin’i sordu. Soruşturmayı yürüten dönemin savcısı Faik Tarımcıoğlu’nun aileye “Bizim elimizde de oğlunuz hakkında bir tutuklama kararı var ama bulamıyoruz” dediği iddia edildi.

 ŞEMDİN CÜLAZ-M.SALİH DEMİRHAN HALİT ÖZDEMİR-HAMDİN ŞİMŞEK HİKMET ŞİMŞEK-İBRAHİM AKIL / ŞIRNAK/

1993Saat sabahın altısı. Şırnak Silopi’ye bağlı Görümlü Köyü’ne ve çevre mezralarına askerler baskın düzenledi. İddialara göre, askelerin başında Teğmen Ali Kıraç vardı. Askerler köyü yaktıktan sonra köylülüleri bir meydanda topladı. Köylülerin arasında bulunan Hikmet ile Hamdin Şimşek Keldani’ydi. Meydana daha sonra köy imamı İbrahim Akıl’ı getirdiler. Askerler, imamın cebine İncil’i, boynuna da haçı astırarak, “Bakın sizin imam Hiristiyan olmuş, siz nasıl bir Hiristiyan’ın arkasından namaz kılıyorsunuz?” dediler. Yedi kişiyi alıp tabura götürdüler. Yaklaşık bir saat sonra taburun içinden silah sesleri duyuldu. Akşama doğru gözaltına alınanlardan Abdurrahman Kayek adlı köylü serbest bırakıldı. İşkence görmüştü, tırnakları çekilmişti. Hiç konuşmadı. Aynı gece köyünü terk etti. Aileler endişelenmeye başladı. Hemen tabura giderek, Tümen Komutanı olan Mete Sayar’a yakınlarını sordular. Tümen Komutanı Mete Sayar’ın kendilerine “gidin, köyünüz Ermeni, imamınız Ermeniymiş. Bir daha sormayın yoksa aynı akıbeti paylaşırsınız” dediğini iddia ettiler. Savcılığa başvurdular. Savcılıktan “Evet aynı gün gözaltına alınmışlar, sorgulandılar. Ancak bunlar dağ kadrosuna katılmışlar” yanıtını aldılar. Altı kişiden bir daha haber alınamadı.

NECAT TÜRK-RIDDA YAVUZ İSA BİLEN / MARDİN/

1992Mardin Derik’e bağlı Üçyol mevkiinde bulunan Çeliksel Dinlenme Tesisleri’nde 1992’de bir gösteri yapıldı. Gösteriye, 19 yaşındaki Necat, 20 yaşındaki Rıdda ile İsa da katıldı. Gösterinin ardından Necat, Rıdda ve İsa polisler tarafından gözaltına alındı. Necat’ın ailesi, oğulları ile diğer iki kişinin gözaltına alındığını gördü. Üç kişiden bir daha haber alınamadı. Ailelerin tüm girişimleri sonuçsuz kaldı. Necat, Rıda ve İsa’nın isimleri hâlâ kayıplar listesinde yer alıyor.

KENAN BİLGİN / ANKARA/1994İddialara göre, 12 eylülde otobüs durağındayken Ankara Terörle Mücadele Şubesi ekiplerince gözaltına alındı. Dokuz kişi şubede gördüklerine dair tanıklık yaptı. Kenan’ın kardeşi İrfan’ı, telefonla arayan ve kendisini polis olarak tanıtan bir kişi ağabeyinin ağır işkenceler sırasında rahatsızlandığını, tedavi edilmek üzere hastaneye getirildiğini, fakat ölmesi üzerine Gölbaşı’nda araziye gömüldüğünü anlattı. Ailenin yaptığı başvurular sonuçsuz kaldı. Dosya AİHM’e gitti. Türkiye mahkûm oldu. Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Selahattin Kemaloğlu, AİHM yargıçlarına verdiği beyanda “Kenan Bilgin’in gözaltına alınıp kaybedildiğine inandığını, olayın faillerini bulmak için çok uğraştığını, fakat karşısına bir duvar dikildiğini” anlattı. (AİHM Karar Tarihi: 2001 Başvuru no: 25659/94)

YAHYA İPEK / BATMAN/1994Yahya kamyon sürücüsüydü. O gün de Cizre’den hareket ederek Batman’a doğru yola çıktı. En son Batman yakınlarında görüldü. Bir daha kendisinden haber alınamadı. O da kayıplar listesinde yer aldı.

 Burhan EKINCI Taraf

Hiç yorum yok: