3 Şubat 2011

İtirafçıdan itiraflar


PKK'den kaçtı, devlete sığındı, Yüksekova'daki çetenin elemanı oldu ve birçok kişiyi öldürdü... Fidye karşılığı kaçırdığı Necip Baskın adlı işverenin sağ kurtulduğu olayda yakayı ele veren Yüksekova Çetesi'nin üyesi Kahraman Bilgiç, yazdığı ve henüz yayınlamadığı toplam 213 sayfalık kitabında, kirli ilişkileri bir bir anlattı. Bilgiç'in kitabında asker ve korucuların yaptığı uyuşturucu ve silah kaçakçılığı, gözaltına alınan köylülerin nasıl öldürüldüğü, 1995 yılında yapılan sınır ötesi Çelik-1 operasyonunda sağ yakalanan gerillaların nasıl kurşuna dizildiğini ve operasyon sırasında bir uzman çavuşun nasıl öldürüldüğünü açıkladı.



İtirafçı olduktan sonra bizzat dönemin Alay Komutanı ile birlikte Diyarbakır DGM'ye gelerek hakkında 'çatışmada öldü' diye tutanak düzenlenen Kahraman Bilgiç, Yüksekova'da HADEP'in kazanmaması için yapılan komplolar, işverenlerin asker, korucu ve özel harekatçılar tarafından fidye için kaçırılması, subay ve korucuların köylülerden PKK adına para toplamasıyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. 'Hawar' kod adlı Bilgiç, Susurluk Araştırma Komisyonu'na da konu olan Yüksekova Çetesi'ni ortaya çıkarmasına rağmen, bu davadan ceza alan ve tutuklu olan tek kişi. Bilgiç'in suçladığı ve birlikte olaylara karıştığını anlattığı korucubaşları, subaylar ve özel harekatçılar ise bir süre tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Ceza alan Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul da halen Ankara'da Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde görevini sürdürüyor.

Yıl 94...
İşte Bilgiç'in 213 sayfalık kitabından çarpıcı iddialar... Bilgiç, 1994 yılının Şubat ayında Güney Kürdistan'a yapılan bir operasyonun ardından PKK'den kaçarak PDK'ye sığındı. Peşmergelerin yanında iken, Türk subaylarının gelip kendisiyle görüştüğünü ve kendilerine yardımcı olması halinde tutuklanmayacağı sözünü alan Bilgiç, daha sonra Diyarbakır DGM Başsavcılığı'nca hazırlanan belgede 'çatışmada öldü' diye gösterildi. PKK içinde iken yaşadıkları ve itirafçı olduktan sonra da Van, Hakkari, Diyarbakır, Yüksekova, Şemdinli, Çukurca bölgelerinde subay, korucubaşları ve özel harekatçılarla yaptığı yasadışı işleri anlatan itirafçı Kahraman Bilgiç, Türkiye'ye getirilişini ve operasyonlara katılışını şöyle anlatıyor: 'KDP güçlerine sığındıktan sonra Habur Sınır Kapısı'ndan giriş yaptık. Silopi'de subaylar beni iyi karşıladı. Daha sonra Hakkari'ye götürdüler. Burada beni Tugay Komutanlığı'na çıkardılar. (Hakkari Dağ Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Osman Pamukoğlu) Tugay komutanı, bana oldukça güven verdi. Yardım edersem ceza almayacağımı ve devletin güvencesi altında olacağımı söyledi. Ben de, 'yardımcı olup sonra cezaevinde cezamı çektikten sonra evime giderim' diye düşündüm.

Özel ekip kuruldu
1994 yılında ilk operasyona gittiğimde silahsız gitmiştim. Daha sonra başka bir operasyona yine silahsız katıldım. Hem bana örgütün bu alandaki hareket tarzı, kullandığı patikalar, üslenme yerleri, konaklama yerleri, sınır ötesi alanlar benzeri birçok şeyler konusunda yardımcı olduğum gibi Tugay Komutanı ile birçok konuda da içimden geldiği gibi tartışıyor, anlaşıyordum. Ben birkaç operasyona katılıp yardımcı olunca bu kez bana silah da vermişlerdi. 1995 kışında Xaxurke alanına büyük operasyon planlanıyordu, ama bu olmadı ve ertelendi. 95 Mart ayı geldiğinde birçok operasyon gücünün yanında Bolu Tugayı da gelmişti. Asayiş Komutanı da Hakkari'ye gelmişti. En üst düzeyde rütbeli gelerek yapılacak büyük operasyonun planını yapıyorlardı. Atik 80 kişilik bir grup seçildi. Onları götürecek olan bendim. Bu gruba iki günlük eğitim verdim. Sızma, gece yürüyüşü, düzenli, sessizlik, kamuflelik, grup yürüyüşünde dikkat edilecek şeyler vb. Operasyon gücü Derecik taburuna konumlanıp bizi beklemeye başladı. Biz de akşama doğru sınırdan giriş yaptık.

PKK'li diye tanıttık
Patikadan ilerleyince patikanın suyun kenarında birden kaybolduğunu fark ettim. Grup Komutanı'na durumu bildirdim. Patikanın yanında bulunan ilk eve gittim. Kapıyı çaldığımda 45 yaşlarında bir adam çıktı. Köylüye Kürtçe, 'Korkma ben hevalım' dedim. O da bana, 'Heval, siz niye asker gibi giyinmişsiniz' dedi. Ben de 'İşimiz var, sen boş ver. Bize yardımcı ol. Köprüyü su basmış geçilmiyor, başka yolu yok mu' diye sordum. 'Bir teleferik var ona binip geçebilirsiniz' dedi. Hemen göstermesini istedim. Parmağıyla bir yeri işaret edip başından savmak istiyordu. Çünkü ardımdan askerleri görünce örgüt olmadığımızı anlamıştı.'

'Gerillalar kurşuna dizildi'
Bilgiç, operasyonu ve çıkan çatışmalarda teslim olan gerillaları nasıl öldürdüklerini şöyle anlatıyor: 'Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul, onları yönlendirerek bulunduğumuz yerlere sis bombası atıp sarı-yeşil-mavi dumanlar yükselince onlarda yerimizi aldığımızı anlayınca birçok yere indirme yapmaya başladılar. Arazinin bir çok yerine indirmeler yapıldı, operasyon başarıyla gerçekleştiriliyordu. Birkaç günde tutulacak yerler bir günde tutulmuştu. Ele geçirilen malzemelerin yanında bir iki çatışmada gerçekleşti. Fakat bu çatışmaların sonucu üç örgüt mensubu gelip teslim oldular. Her üçü de kurşuna dizilip öldürüldü. Bunun yanında örgütten sonradan kaçıp gelen biri de, bir uzman çavuşun esir olduğu birkaç örgüt elemanının bulunduğu alanı gösterince bu kez operasyon onların üstüne kaydırıldı. Oradakiler vurulmuştu, uzman çavuşu da vurmuşlardı.'

'Grubumuzdaki Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul, Yüksekova'ya Tabur Komutanı olarak atandı. Daha sonra Tugay Komutanı'nın yanına geldiğimde bana, 'Sen artık benim adamımsın' diyerek kendi M.16'sını hediye etti. Bütün rütbeliler bana sıcak yaklaşıp tanışarak dostluk geliştiriyorlardı. Bu arada artık birçok iş adamı, Binbaşı, Generaller, Korucubaşları, çeşitli protokol yemekleri vb. toplu yerlere katılıp kendi çevremin de bu arada genişlediğini fark ediyordum. Tamamen onlardan biri konumuna getirilmiş, hatta Yüzbaşı Cengiz adında bir kimlik de almıştım. Bu sıfatla istediğim yere girip çıkabilirdim. DİYARBAKIR

'Tanık-itirafçı' ama öldü...
Bilgiç, Yüksekova, Çukurca, Şemdinli ve Hakkari bölgesinde gözaltına alınan ve bazıları idamla yargılanan birçok kişi hakkında hazırlanan düzmece ifadelere, gözaltına alınan kişileri görmeden, tanımadan imza attı. Yıllarca Diyarbakır DGM'de yargılanan köylülerin avukatlarının ısrarla 'tanık-itirafçı' diye gösterilen Kahraman Bilgiç'in mahkemeye gelmesini ve köylülerle yüzleşmesini talep etmesine rağmen, 'Çatışmada öldü' diye gösterilen Bilgiç, duruşmalara getirilmedi ve onlarca köylü, düzmece ifadeler sonucunda cezalandırıldı.

Çelik-1 operasyonu
İtirafçı Bilgiç'in bahsettiği operasyonun adı Çelik-1'di. Operasyonu yöneten dönemin Hakkari Dağ ve Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Osman Pamukoğlu'ydu. Çelik-1 harekatı 19 Mart 1995 günü başladı. Operasyon toplam 37 gün sürdü ve operasyona 6 Tugay'dan 35 bin asker katıldı. Şırnak, Hakkari ve Van bölgelerinden 10 bin kadar korucunun yanı sıra, hem bölgede görev yapan, operasyonlara çıkan, hem de Güney Kürdistan'ı iyi bilen ve Diyarbakır Cezaevi'nde bulunan itirafçılar da operasyona katıldı.

Hiç yorum yok: