21 Aralık 2010

Güçlükonak Jandarma .Komutanı:2- Gaffar Okkan'ı Göktaş'ın MAK timi öldürdü

MAK komutani METE kod L.Göktas
A.Gaffar Okkan
Jandarma Yüzbaşı: Gaffar Okkan'ı Levent Göktaş'ın MAK timi öldürdü
Genelkurmay tercümanı Yıldırım Beğler'den sonra emekli Jandarma Kıdemli Yüzbaşı Özcan Tozlu da Gaffar Okkan suikastıyla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. Tozlu, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan'ı, Albay Levent Göktaş yönetimindeki 7 kişilik Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timinin öldürdüğünü iddia etti.

Özcan Tozlu, olaydan bir yıl sonra Ankara'ya Levent Göktaş'ı ziyarete gittiğini, Göktaş'ın kendisine suikastı anlattığını ileri sürdü. Levent Göktaş'a bağlı timin olaydan 10 gün önce Ankara'dan gelerek bölgede keşif yaptığını, suikast üssü olarak Sümer Camii'ni kullandığını belirten Tozlu, "Tim, olay yerine 7. Kolordu'ya ait iki sivil araçla getirildi, götürüldü. Sümer Camii'nin arka kapısını kullandı, burada kuşandı. Amaç işi Hizbullah'ın üstüne bırakmaktı." dedi. Tozlu, Levent Göktaş'ın özellikle motosikletli eskortun ölümüne çok üzüldüğünü, suikasttan dolayı vicdan azabı duyduğunu anlattığını kaydetti. Tozlu, verdiği bilgiye göre JİTEM'in kurucularından Cem Ersever, Abdülkerim Kırca ve 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım, MAK Komutanı Albay Levent Göktaş ile Doğu ve Güneydoğu'da, Ergenekon terör örgütünün tutuklu sanıklarından Veli Küçük ile de İstanbul'da çalışmış. Hayır işlerine destek verdiği için 2000 yılında ordudaki görevinden YAŞ kararı ile atılmış. Son dönemin en çok konuşulan bu isimleriyle çalışmış olan Tozlu, Okkan'ın, Genelkurmay'a bağlı Özel Kuvvetler bünyesinde yer alan ve şu anda Ergenekon'dan tutuklu bulunun Albay Levent Göktaş'ın idaresindeki 7 kişilik MAK timi tarafından vurulduğunu iddia etti.

1995 yılından bu yana Albay Göktaş'ın hem komutanı hem de arkadaşı olduğunu anlatan Tozlu, Göktaş'ın Okkan suikastını kendisine itiraf ettiğini öne sürdü. Suikasttan bir yıl sonra 2002 yılının Şubat ayında Göktaş'ı Ankara'da ziyaret ettiğini ifade eden Özcan Tozlu, bu esnada, suikastı Göktaş'ın kendisine anlatarak vicdan azabı yaşadığını dile getirdiğini aktardı. Suikastın Hizbullahçı kılığında, örgütün kullandığı silahlarla yapıldığını aktaran Tozlu, olaydan 10 gün önce operasyon hazırlığının başladığını, timin bölgede keşif yaptığını ileri sürdü. Suikast yeri olarak Okkan'ın güzergah olarak kullandığı Sezai Karakoç Caddesi ile Sümer Camii arasının belirlendiğini belirten Tozlu, 7 kişilik timin Ankara Kirazlıdere'deki MAK'ın merkezinden geldiğini vurguladı. Suikastta üs olarak olay yerine 20-30 metre uzaklıktaki Sümer Camii'nin kullanıldığını aktaran eski yüzbaşı, olaya 'Hizbullah işi' süsü verilmek istendiğine dikkat çekti. 7 kişilik timin, suikasttan bir saat önce 7. Kolordu Komutanlığı'na ait iki sivil plakalı Land Rover marka araçla Sümer Camii'nin arkasına getirildiğini belirten Özcan Tozlu, "Tim, suikastta kullanılacak malzemelerle caminin arka kapısından içeriye girdi ve burada kuşandılar. Suikasta buradan başlandı. Bazı timler caminin duvarını kendilerine siper aldı." dedi.

Tozlu, suikast sonrası timlerin yine Sümer Camii'nde toplandığını, burada üstlerini değiştirerek, geldikleri arka kapıdan çıktıklarını kaydetti. " Timler, yine geldikleri yerden 7. Kolordu' ya ait sivil plakalı iki araçla alındı. 7. Kolordu'ya götürülen ekip, burada bir süre dinlendikten sonra sivil araçlarla havaalanına, oradan da özel askeri uçakla Ankara Kirazlıdere'deki merkeze götürüldü." Dedi. Eski Yüzbaşı Özcan Tozlu, ziyareti sırasında Levent Göktaş'ın Okkan suikastında özellikle motosikletli eskort polisin ölümünden büyük üzüntü duyduğunu söylediğini ifade etti. Tozlu, Göktaş ile aralarında geçen konuşmayı şöyle anlattı: "Göktaş'a 'çok üzülüyorsun peki neden yaptınız' dedim. 'Öyle dendi' dedi ve ses çıkarmadı. Sonra Göktaş bana, şu ifadeleri kullandı: Arkadaşımsın, sana şunu söylemek istiyorum. En çok eskort görevi yapan çocuklara üzüldüm. Yazık oldu o çocuklara. Delikanlı insanlardı. Feci şekilde öldüler. Bir motosikletli koruma vardı, metrelerce sürüklendi. Feci oldu. Çok üzgünüm, vicdan azabı duyuyorum. Gaffar Okkan' da yazık oldu." Yurt dışında bulunan Genelkurmay eski tercümanı Yıldırım Beğler, Gaffar Okkan'ın C Timi tarafından öldürüldüğünü, daha sonra suikastta görev alan C Timi mensupları taşıyan uçağın Malatya'da düşürüldüğünü ileri sürmüştü. (Cihan)

Eski Kd. Yüzbaşı Özcan Tozlu kimdir? • Özcan Tozlu, 1988 tarihinden itibaren Jandarma Genel Komutanlığı'nın bölücü terör örgütüyle mücadelesinde görev yaptı. Özel tim organizasyonlarında, istihbarat yapılanmasında, jandarma komanda timlerinin eğitiminde görev aldı. 1990-1992 yılları arasında Tunceli Jandarma Komando Bölük Komutanı olarak çalıştı. 1993'te Diyarbakır Jandarma Asayiş Komutanlığı bölgesinde jandarmanın teröre karşı yeniden yapılandırılması için çalıştı. 1994-1995 Şırnak ili Güçlükonak Jandarma Komutanı'ydı. Aynı dönemde Cemal Temizöz ise Cizre Jandarma komutanı olarak görev yapıyordu. 1995-1996 yılında Şırnak Merkez Jandarma komutanlığına atandı. JİTEM'in geliştirilmesinde 1991 yılında 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım'la birlikte çalıştı. Cem Ersever ise hem hocası hem de mesai arkadaşıydı. 1994-96 yıllarında JİTEM Güneydoğu Komutanı olan Abdülkerim Kırca ile istihbarat faaliyetlerinde işbirliği yaptı. 

Eski TSk tercümani Yildirim Begler in konu hakkinda yaptigi aciklama..
Gaffar Okkan'ı 'Özel Kuvvetler'den 'C-Timi' öldürdü • Güneydoğu'da yıllarca Genelkurmay'ın kadrolu tercümanı olarak görev yapan Yıldırım Beğler, çarpıcı iddialarda bulundu. Dönemin Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan'ı Hizbullah'ın değil, Özel Kuvvetler'e bağlı bir ekibin öldürdüğünü iddia eden Beğler, olay günü yaşadıklarını Cihan'a anlattı. Okkan'ı Özel Kuvvetler'e bağlı C Timi'nin katlettiğini, olay günü bu timdeki askerleri PKK kıyafetiyle gördüğünü öne süren Beğler, kendisinin de bir dönem C Timi'nde görev aldığını savundu. Beğler, suikastı gerçekleştiren 'C-Timi'nin bindirildiği uçağın Malatya'da düşmesiyle bu ekibin ortadan kaldırıldığını iddia etti. Bölgede şahit olduğu faili meçhul cinayetlerle ilgili Sabah gazetesindeki itirafları geçtiğimiz aylarda büyük ses getiren Yıldırım Beğler, 1995 yılında Türkiye'ye getirilmiş Kerküklü bir Türkmen. Güneydoğu'da 14 yıl Genelkurmay'ın kadrolu tercümanlık yaptığı belirtilen ve komutanlarla yakın ilişkiler kuran Beğler, bir dönemin kara kutusu sayılacak isimlerden. Norveç'in başkenti Oslo'ya iki saat uzaklıktaki bir köyde siyasi mülteci olarak yaşayan Beğler, Cihan'a yeni açıklamalar yaptı.

Suikast sonrası 3-4 ay Süleymaniye'de saklandılar • Gaffar Okkan suikastından önce "Gaffar Okkan PKK'ya yardım ve yataklık yapıyor, PKK ile bağlantısı var. Diyarbakır'ı karıştıracak. Vatan hainidir. Bunun ölmesi lazım" şeklinde söylentiler çıkarıldığını, daha sonra da Okkan'ın katledilmesi görevinin C Timi'ne verildiğini ileri süren Beğler, şunları söylüyor: "C Timi o zaman Diyarbakır'daydı. Bir gün C timi Habur sınır kapısına geldi. Üstleri başları kirliydi. Belli ki bir görevden gelmişler. Normalde biz iki silah taşırız. Gündüzleri normal M-16, geceleri keleş ve yanında tabanca; kıyafet olarak da bir asker üniforması, bir de PKK'lıların giydiği üniforma... C timi tamamen PKK üniforması içindeydi gördüğümde." Suikast sonrası C Timi'nin o gece Mete (Ergenekon sanığı Emekli Albay L.G.) ile toplantı yaptığını ve onlara, "Basın gidin Kuzey Irak'a. Millet sizi burada görmesin" emrini verdiğini söyleyen Beğler, tim üyelerinin de o gece üzerlerindeki terörist kıyafetleriyle Süleymaniye'ye geçtiğini ileri sürdü. Beğler, "Süleymaniye'de 3 veya 4 ay kaldılar. 4 ay sonra ortalık bayağı sakinleşmişti. Bu süre zarfında, Okkan suikastını Hizbullah gibi örgütler üstlendi." dedi.

Biz işkence yapıyorduk, Gaffar Okkan 'Demokratik Açılımı' savunuyordu • Gaffar Okkan'ın zeki ve ileri görüşlü biri olduğunu vurgulayan Beğler, "Bugünlerde AK Parti'nin 'tatlı dille' yaptığı açılımı Okkan, ta o zamanlarda düşünüp yapmaya çalışıyordu. Bizim gibi düşünmüyordu. Biz PKK'lı yakalayınca asıp kesiyorduk. O ise bu yolun yanlış olduğunu biliyordu. İşkence yaparak bir yere varılmayacağını, her şeyin karşılıklı anlayış ve hoşgörüyle olması gerektiğini düşünüyordu. Bizler ise bir kişinin arabasında Şivan Perver kaseti yakalayınca bile o kişinin hayatını burnundan getiriyorduk." ifadelerini kullanıyor.

Malatya'da düşen CASA tipi uçakta suikast timi vardı • C Timi'nin özellikle 1990'dan 2001 yılına kadar çok büyük olaylara imza attığını ve Gaffar Okkan suikastının bu hadiseler yanında küçük bile kaldığını da savunan Beğler, "Bu timde görev yapan askerler bunu vatan-millet için yaptıklarına inanıyorlardı." şeklinde konuşuyor. Okkan cinayetinden sonra Ergenekon davası sanığı L.G. ile üst düzey bir komutanın toplantı yaptığını söyleyen Yıldırım Beğler, Kuzey Irak'tan gelen C Timi'nin önce iki helikopterle Diyarbakır'a, oradan da uçakla Antep'e geçmesi emri verildiğini aktardı. Bu uçak, 16 Mayıs 2001'de Malatya'da düşen CASA tipi askeri uçaktı. Uçakta bulunan 34 kişi hayatını kaybetti. Beğler, "Gaffar Okkan cinayeti faillerinin hepsi, yani C Timi'nin 20 kişilik tüm kadrosu da bu uçaktaydı." diyor.

Şu an JİTEM değil MAK tehlikeli • Beğler, C Timi'nin deşifre olduğu için ortadan kaldırıldığını savunuyor: "Patlak vermeseydi infaz edilmezdi. MAK'ta (Muharebe Arama Kurtarma Birliği) bu böyledir: Eğer açığa çıkmazsan, düşman tarafından deşifre edilmezsen bin yıl yaşarsın. Tersi bir durumda ise hemen infaz edilirsin." Bir dönem kendisinin de C Timi'nde görev yaptığını söyleyen Beğler, "C timinin başında Rıza kod adlı Yüzbaşı H.B. vardı. O da Malatya'da düşen uçakta şehit oldu." dedi. Yıldırım Beğler, Okkan suikastını gerçekleştirdiğini savunduğu C Timi'nin bağlı olduğu MAK hakkında da bilgi verdi. Özel Kuvvetler içerisinde 'asıl işi' MAK grubunun yaptığını söyleyen Beğler, bu yapının bünyesinde 20-30 tim olduğunu ve her timin başında da bir yüzbaşı ve bir üsteğmen ile 12 başçavuş bulunduğunu söyledi. Okkan cinayetinde kullanılan C timinin en etkin timlerden biri olduğunu öne süren Beğler'in önemli bir iddiası daha var: "Şu an JİTEM tehlikeli değil. Şu an için en tehlikeli birim MAK'tır."

Güvenlik şirketlerini ele geçirmiş durumdalar. Emir subaylarının yanında bir eski MAK'çı bulunur • Ergenekon'un alt ve orta kadrosundan birçok kimsenin yakalanmasına rağmen üst yönetiminden birçok kimsenin halen dışarıda olduğunu söyleyen Beğler, şöyle devam ediyor: "Bunlar güvenlik şirketlerini ele geçirmişler. Hatta şöyle bir şey var: MAK şöyle bir plan yapmıştı; her generalin başına bir tane özel astsubay vermişti. Şu an ne kadar tugay komutanı varsa, hepsinin yanında emir subayı olarak bir tane eski MAK'çı var. Neden eski MAK'çıları seçiyorlar bunun için? Böylelikle bütün paşaları kontrol altına alıyorlar. Emir subayı ne demek, emir subayı? Paşa öksürse emir subayının haberi olur. Paşa çay içse emir subayının haberi var. İstediği zaman paşayı etkisiz hale getirebilir veya öldürebilir de. Gidin kontrol edin. Herhangi bir tugay komutanını çağırın deyin ki, 'Komutanım yandaki emir subayın kökeni nedir?' Komutan, 'Özel kuvvetten' diyecektir. Özel Kuvvetten nereden? 'MAK'çı'. Bu, L.G.'nin planıydı."

Koalisyon dönemlerinde çok rahattık • AK Parti iktidar olduktan sonra MAK'ın yavaş yavaş tasfiye edildiğini söyleyen Beğler, "Aslında AK Parti kazandığı gün bizim işin sonu gelmişti. Emir geldi ve yavaş yavaş sayımızı azalttılar. AK Parti öncesindeki koalisyon hükümetleri döneminde çok rahattık. Kimse bize bir şey demiyordu. Hatta onlar diyordu 'yap' diye." ifadelerini kullandı. Öte yandan Yıldırım Beğler, Malatya'da düşen CASA uçağıyla ilgili ilginç bir ayrıntı daha veriyor. Beğler, nişanlısını görmek için uçağa binmek isteyen Başçavuş Ümit Başaran'a, Ergenekon sanığı L.G.'nin önce izin vermediğini; ama Başaran'ın ısrarı üzerine izin vermek zorunda kaldığını söylüyor. 16 Mayıs 2001'de Malatya'da düşen CASA tipi askeri uçakta Başaran da dahil olmak üzere 34 kişi şehit olmuştu. Uçaktakilerin büyük çoğunluğunun Özel Kuvvetler'den olduğu açıklanmıştı. Kaza sonrası ciddi soru işaretleri belirirken, Şemdin Sakık, uçakta "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım'ın da bulunduğunu iddia etmişti. (Cihan)

Gaffar Okkan'ın Ailesi: 9 yıldır failler nasıl bulunmaz, teröristlerin yaptığına inanmıyoruz • Diyarbakır eski Emniyet Müdürü Gaffar Okan'ın korumalığını yapan Hataylı şehit polis Mehmet Kamalı'nın ailesi, oğlunun ve beş polise yönelik düzenlenen saldırının faillerinin kim olursa olsun mutlaka bulunması gerektiğini söyledi. Hatay'ın Kırıkhan ilçesinde oturan şehit polis memuru Mehmet Kamalı'nın babası Osman Kamalı ve annesi Sultan Kamalı, 9 yıl önce kaybettikleri oğullarının katillerinin hâlâ bulunamaması karşısında oldukça üzgün ve şaşkın olduklarını ifade etti. Genelkurmay'a yıllarca Kürtçe tercümanlığı yapan Yıldırım Beğler'in Norveç'te yaptığı, "Diyarbakır'da Gaffar Okan'ı Özel Kuvvetler Komutanlığı'na bağlı C Timi şehit etti. Bu ekip de daha sonra Malatya'da düşen Casa uçağı ile ortadan kaldırıldı." şeklindeki açıklamaları televizyondan ve basından izlediklerini ifade eden Osman Kamalı, "Faili meçhul cinayetlerin failleri bulunurken, Gaffar Okan'ı ve polisleri şehit edenler bulunmadı. Bunların bulunmasını özellikle istiyoruz. Bunu vuranlar Hizbullah dediler kimse yok, terörist dediler yine kimse yok. Basında askeri JİTEM örgütünün vurduğu söyleniyor. Kimin vurduğunu bilmiyoruz. Bu cinayetlerin aydınlanmasını, suçlunun kim olursa olsun mutlaka adalete teslim edilmesini istiyoruz." diye konuştu. Anne Sultan Kamalı ise bir yandan torununu sallarken, diğer yandan oğlu Mehmet ile Gaffar Okan'ın birlikte çektirdiği fotoğraflara bakarak avunuyor. Sultan Kamalı, "Terörist yapmadı, teröristler de yapmadı, oğlumu ve Gaffar Okkan ile 5 polisi öldürenlerin bulunmasını istiyoruz. Emniyetin içinden çıkar çıkmaz öldürülmesi olayı akıllarda soru işareti bıraktı. Terörist yapmaz, bu saldırı bence terör olayı değil. Gaffar Okan'ı çekemediler. Allah ıslah etsin kendilerini. Faili meçhullerin bulunmasını istiyoruz." derken gözyaşlarını tutamadı.

Hiç yorum yok: